CİLT SANATI

Yazma ve basma eserlerin yapraklarının yıpranmaması ve dağılmaması için yapılan sert koruyucu kapağa cilt denir. Arapça “deri” anlamına gelen bu kelime, ciltçiliğin ana malzemesine işaret eder. İslam kitap sanatında ciltler birer sanat eseri olarak bezenir. Kur’an-ı Kerim’in güzel bir hat ile yazılıp tezhiplenerek sanatlı bir cilt içinde saklanması adeta ibadet sayıldığından, öncelikle Kur’an, daha sonra da her türlü el yazmasının ciltlerine ayrı önem ve özen gösterilir. İlk Türk ciltleri 7. yüzyılda Uygur Türkleri tarafından yapılır. II. Mehmed (saltanatı 1451-1481) döneminde Osmanlı sarayında nakkaşhane, II. Bayezid (saltanatı 1481-1512) zamanındaysa ciltçilik teşkilatı kurulur. Cilt işini yapan sanatçılara “mücellit” denir.

Cildin malzemeleri arasında deri, mukavva, altın, boya, iplik bulunur. Ayrıca ebrû, katı’, kumaş ve değerli taşlar kullanılarak da cilt yapılabilir. Kalıp, mühre, fırça, falçata, mengene, ıstaka gibi aletler de cildin yapımında kullanılır. Osmanlı mücellitleri cilt yapımında basma, kakma ve boyama olarak üç gruba ayrılan teknikler kullanırlardı. Malzemelerine göre ciltler deri, kumaş, ebrûlu, lake; süsleme tekniklerine göre, şemseli, zilbahar, yekşah, zerduz, çarkûşe olarak gruplandırılır.

15.yüzyıl, Anadolu Selçuklu üslubundan Osmanlı cildine geçiş devridir. İlk örneklerde geometrik süslemelerin yoğunluğu Anadolu Selçuklu etkisi olarak yorumlanır. Osmanlı cilt sanatının en önemli dönemlerin biri olan II. Mehmed devrinde ciltçilik alanındaki gelişmeler klasik döneme hazırlık niteliğindedir. II. Bayezid devrindeyse deri ciltlerin renkleri, yapımı ve bezemedeki işçiliğin kalitesi göz alıcıdır. Şemseli, salbekli, köşebentli klasik kompozisyonda ciltler bordürlerle çevrelenir.

Türk ciltçiliği klasik şeklini I. Süleyman (saltanatı 1520-1566) devrinde bulur. Saz üslubunda bitkisel bezemeler, yaldızlanmış gömme şemse ve köşebentlerin yanı sıra, işleme kumaştan ciltler, manzara veya floral betimli ruganî (lake) ciltler bu dönemde görülür. Ayrıca mücellit ile kuyum ustasının iş birliğinin muhteşem örnekleri olan değerli taş kakılmış (murassa) ciltler de yaygınlaşır. 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunun gerilemesiyle birlikte ciltlerde de nitelik azalmaya başlar. 18. yüzyılda ciltlere şükûfe üslubunda çiçek motifleri hâkim olur. Lake ve gerçekçi motiflerle bezeli ciltler ile yekşah ciltler yaygınlaşır. Klasik gül, karanfil, lale, nar çiçeği motiflerine haşhaş, nilüfer, sümbül çiçekleriyle buketler eklenir.

Günümüzde ciltçilik sanatı hâlâ geleneksel yöntemlerle sürdürülmekle birlikte teknolojinin gelişmesiyle seri üretim ciltler de yapılmaktadır.