İşleme sanatı, Türk toplumunun kültürel zenginliğini, malzeme hâkimiyetini, tasarım kabiliyetini yansıtan bir sanat dalıdır. İşleme, kullanım veya giyim eşyasını süsleme zevkinden doğmuştur. Türk işleme sanatının elde bulunan en eski örnekleri Selçuklulara aittir. İşlemeler, çizilen bir desenin veya örüntünün ipek, yün, keten, pamuk, metal (altın-gümüş) gibi iplikler, çeşitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla, kumaş, keçe, deri ve diğer dokumalar üzerine yapılmasıdır. Ortaya çıkan desene nakış da denir.
İşlemelerde birkaç farklı yöntem kullanılabilir. Bunlardan biri düz zemin üzerine istenilen desenin çizilip ipliklerle bu desenin doldurulmasıdır. Diğer bir teknikte kendinden desenli dokumada bazı kısımlarının iplikle belirginleştirilmesi uygulaması görülür. Kimi zaman da parça kumaşlar üzerine yapılan işlemeler, başka bir kumaş üzerine dikilerek kullanılır. Buna aplike denir. İşlemelerin en çok rastlandığı malzemeler yastık ve divan örtüleri, yatak takımları, havlular, giysiler ile Anadolu’daki evlilik çağındaki genç kızların çeyizinde bulunan ev eşyaları, gelinlik gibi kumaşlar ve dokumalardır.
Başörtü, eşarp, havlu gibi kumaşların etrafına kenar süsü olarak iğne, tığ, mekik gibi malzemelerle yapılan bir tür işlemeye oya adı verilir. Oyaların dik durması için ya örgüye at kılı, tel gibi malzemeler katılır ya da örme işleminden sonra çamaşır kolası, yumurta akı gibi sertleştirici maddeler kullanılır. Motifler arasında en yaygın olanlar çiçek, meyve, sebze, yaprak gibi bitkisel ögelerdir. Kimi zaman oyalardaki bazı motiflerin âşık kirpiği, gözyaşı, tren yolu, gurbet gibi isimleri simgeledikleri olaylara işaret eder.
Çeşitli bölgelere, yöreye, coğrafyaya özgü, hâlâ kullanımda olan veya unutulmuş işleme ve nakış türleri de görülür. Bunlardan biri olan Balıkesir pullusu, Balıkesir yöresinde Osmanlı döneminde giyilen, pullarla bezenmiş gelinliklerdir. 1970’li yıllara kadar üretilen bu tarz gelinlikler yaklaşık yarım asırdan sonra yeniden canlandırılmıştır.